GEÇEN GÜN
- TARİH & SAAT
- 23 EKİM 2024 ÇARŞAMBA / 20:00
- SAHNE
- ANA SAHNE
- TR
GÖSTERİ HAKKINDA
GEÇEN GÜN
Naz Erayda – Kerem Kurdoğlu
70′ +13, Tek Perde
Künye:
Yazan: Kerem Kurdoğlu
Yönetmenler: Naz Erayda, Kerem Kurdoğlu
Hareket Tasarımı: Maral Ceranoğlu, Mihran Tomasyan
Oyuncular: Esme Madra, Ozan Çelik
Ses Tasarımı: Tophane Noise Band (Serkan Aka, Mihran Tomasyan, Selim Cizdan, Ufuk Fakıoğlu)
Sahne Tasarımı: Kerem Kurdoğlu, Serkan Aka
Yönetmen Yardımcısı: Ekin Deniz Görk
Asistanlar: Mete Balyan, Basma Seiba
Işık Tasarımı: Utku Kara
Ses Uygulama: Defne Gül, Berkant ‘Doktor’ Kılıçkap
Afiş Tasarım: Maya Kurdoğlu
Fotoğraf: Gençer Yurttaş
Uygulayıcı Yapımcı: Çıplak Ayaklar Stüdyosu
Yapım ve Turne Koordinatörü: İzlem Oktay
Yapım: Kundura Sahne
İki oyuncu, ortak bir anlatıyı, bazen kelime kelime, bazen cümle cümle paylaşarak aktarıyorlar seyirciye. “Onlara ‘ses çıkararak’ eşlik eden sıradışı bir ‘orkestra’ var. Zaman zaman kendi ‘mevki’lerinden çıkıp, oyuncuların alanına geçiyorlar.
Tek bir hikâye anlatılmıyor. İç içe geçmiş birçok hikâye anlatılıyor. Ama aslında hepsi aynı hikâye.
Bir şehir. Ve iki kişi. Birbirleriyle sürekli karşılaşan, geçişen, çarpışan, ama birbirlerini gerçek anlamda hiçbir zaman görmeyen iki kişi. Dünyaya karşı iki kişi. Şehrin içinde hareket ediyorlar. Ezilmemeye çalışıyorlar. Şehirle başa çıkmaya çalışıyorlar. Herkes onlara karşı, onlar tek başına. Kâh seksen yaşındalar, kâh on sekiz. Bir bakmışsın mağdur durumdalar, bir de bakmışsın suçluluk duygusu içlerini kemiriyor.
Biz tanıyoruz onları. Onlar da bizi tanıyor. Şehir değişiyor. Şehir sürekli farklı rotalar çiziyor. Şehir onları itip kakıyor. Diğer insanlar, şehirle bir olmuş, sürüklüyorlar onları. Her an başka bir tehdit altındalar. Sesler sarmalıyor hepsini. Kâh rahatsız edici bir kakafoni, kâh büyüleyici bir sükunet. Kâh bir gürültü yumağı, kâh bir müzik.
Ama aslında şehir de onlar, diğer insanlar da. Yani aslında ne kendilerinden başka bir şehir var, ne de kendilerinden başka diğer insanlar. Var olan sadece onlar. Yüzlerce, binlerce kendileri. Endişe dolu bir sevgi hikâyesi bu.
Bu bir konser mi?
Dans gösterisi mi?
Oyun mu?
Performans mı?
Hiçbiri.
Hepsi.
ABOUT EVENT
THE OTHER DAY
70’+13 w/o interval
Credits:
Author: Kerem Kurdoğlu
Directors: Naz Erayda, Kerem Kurdoğlu
Motion Design: Maral Ceranoğlu, Mihran Tomasyan
Casts: Esme Madra, Ozan Çelik
Sound Design: Tophane Noise Band (Serkan Aka, Mihran Tomasyan, Selim Cizdan, Ufuk Fakıoğlu)
Stage Design: Kerem Kurdoğlu, Serkan Aka
Assistant Director: Ekin Deniz Görk
Assistants: Mete Balyan, Basma Seiba
Light Design: Utku Kara
Audio Application: Defne Gül, Berkant ‘Doktor’ Kılıçkap
Poster Design: Maya Kurdoğlu
Photographs: Gençer Yurttaş
Executive Producer: Çıplak Ayaklar Stüdyosu
Production and Touring Coordinator: İzlem Oktay
Production: Kundura Sahne
Two performers narrate a story to the audience, sharing it, sometimes word by word, sometimes sentence by sentence.
“An extraordinary ‘orchestra’ accompanies them, “making sounds.”
Occasionally, the orchestra members leave their positions and enter the actors’ space.
Rather than a single narrative, multiple intertwined stories unfold, yet they all converge into one. A city. And two people. Two people who constantly meet, pass, collide, but never truly see each other. Two people against the world. They move through the city. They try not to be crushed. They are trying to cope with the city. Everyone is against them, they are on their own. Sometimes they are eighty years old, sometimes eighteen. One moment they are victimized, the next moment they are consumed by guilt.
We recognize these characters, and they seem to know us too. The city is in constant flux. The city continuously creates new paths. The city pushes them around. Other people, one with the city, pull them along. At every turn, they face new threats. Sounds envelop them – sometimes a jarring cacophony, other times a captivating silence; occasionally a bustling hubbub, and at times, music.
In reality, the city and its people are extensions of these two individuals. There is no city or populace separate from them; there are only hundreds, thousands of versions of themselves. This is a love story ridden with anxiety.
Is it a concert?
A dance performance?
A play?
A piece of performance art?
It’s none of that.
It’s all of them. ”